İlk olarak Batılıların ilgisiyle beliren ve zaman içinde ciddi bir akademik çalışma alanı haline gelen ‘Orta Asya’ merakı, Türk aydınları arasında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendini gösterir. Milliyetçilik akımları ve Batı oryantalizminin etkisiyle, öncelikle dil ve tarih çalışmalarında ele alınan ‘Asya’ teması, zaman içinde politik anlamlar da kazanarak başka boyutlara taşınmıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Strzygowski ve Glück gibi araştırmacıların öncülüğünde başlayan İslâm öncesi Türk sanatı çalışmaları, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk aydınları arasında büyük yankı uyandırmış ve sadece akademik çevrelerin değil, siyasî ortamın da ilgisini çekmiştir. Buna karşılık, Türkiye’de İslâm öncesi Türk sanatı literatürünün, hiçbir zaman dil ve tarih çalışmaları ölçeğinde gelişemediği söylenebilir. Büyük ölçüde çeviri ve derlemelerle süregelen bir seyir izleyen bu çalışma alanı, aynı bilgilerin tekrar edildiği bir döngüye düşmekten kurtulamamıştır. İleride daha geniş perspektifli çalışmaların gerçekleştirilmesiyle, Türk sanatının ilk ve erken evreleri hakkında daha verimli bir bilgi birikimi oluşması mümkün olacaktır.
Elif Kök