Ortaçağ Anadolu’sundan bahseden tarihî veya edebî kaynaklar, Anadolu Türk mimarlığının anıtsal örneklerinde görülen taş bezemeye karşı ilgisiz bir tavır içindedirler. 19.yüzyılın son çeyreğinde Leon Parvilleé ve Edhem Paşa’nın hazırladığı kitaplar Osman mimarisiyle ilgili göz alıcı çizimleri içerse de, kompozisyon ve motif analizlerinden yoksundur. Semra Ögel’in 1960’ların ikinci yarısında tamamladığı doktora çalışması (Anadolu Selçuklularının Taş Tezyinatı) Selçuklu taş süslemesine yoğunlaşmış ilk akademik yaklaşımdır. Taş malzemedeki tüm bezeme temalarını inceleyen eser bu dönem süslemelerinin kaynaklarına yönelik yorumlamalarda da bulunur. Bezemelerin anlamlarıyla ilişkili yorumlar ise yazarın bir başka kitabında (Selçuklu Sanatı Üzerine Görüşler) ele alınır. Aynı yıllarda Gönül Öney’in tamamladığı doktora ve doçentlik çalışmaları ise Selçuklu taş süslemeciliğinin figüratif örneklerine yoğunlaşır. Bu çalışmalardan 10-15 yıl sonra Selçuklu mimarlığının mihrap ve taçkapı gibi öğeleri bezeme programıyla değerlendirilmiş, geometrik kompozisyonlar 14-15.yüzyıl Anadolu’sunu kapsayacak şekilde irdelenmiştir. Özellikle Gerd Schneider’in Selçuklu geometrik ve bitkisel süslemeleri üzerine Almanca olarak hazırladığı eseri oldukça zengin çizimler içermekle birlikte, araştırmacıların eserin Türkçeye çevrilmemiş olmasından dolayı metninden gerekli ölçüde yararlanamadığı bir çalışma olarak dikkati çeker. Doğan Kuban’ın Divriği külliyesinin süslemelerini bir mucize olarak değerlendiren ve İslâm bezeme sanatı içindeki yerini tartıştığı kitabı, tek yapıya adanmış önemli bir monografik çalışmadır. Yukarıda bahsedilen başvuru niteliğindeki çalışmaların dışında hazırlanan çeşitli tezler ve makaleler daha çok motif veya kompozisyon tanımlarının dışına çıkamamış, bezemelere yüklenen anlamları çağdaş kaynaklar ışığında yorumlayamamış informatik değerlendirmeler olarak kabul edilebilir.
Yıldıray Özbek