Osmanlı devrinde doruğuna erişen hat sanatı, tarihinin büyük bir bölümünde ustaçırak ilişkisine bağlı kalmış, meşk mecmuaları dışında yazılı kaynaklara ancak istisnai durumlarda başvurulmuştur. Ancak Cumhuriyet döneminde Lâtin harflerinin kabulü bu sözlü geleneği sekteye uğratmış, ağızdan ağıza aktarılan bilgilerin kâğıda geçirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu makalede Osmanlı ve bilhassa Cumhuriyet devirlerinde basılan hat sanatına dair Türkçe kaynaklar gözden geçirilmektedir. Söz konusu kaynaklar arasında, geçmiş sanatçıların eserlerinden sonra en önemli olanları, hoca hattatların öğretim amacıyla hazırladığı meşkler, hurûfat kıt’aları ve müfredat murakkalarıdır. Bunların bir kısmı tıpkıbasım olarak yayınlanmış olmakla birlikte, genellikle en “mütekâmil” addedilen sanatçıların eserleri seçilmiş, bu arada hat tarihinin daha erken devirlerinin menzil taşları olanlar ihmal edilmiştir. Bunların yanı sıra bazı önemli hat risâleleri de yeni harflere çevrilerek yayınlanmıştır. Hüsn-i hat tarihi ve hattatların hayat hikâyeleri konusunda 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar kaleme alınmış olan birçok risâle Osmanlı veyahut Lâtin harfleriyle yayınlanmıştır. Bu eserler, hat tarihi çalışmaları için olmazsa olmaz kaynaklar teşkil ederlerse de, artık sanatçıların hayat hikâyelerinin ötesine geçmenin, doğrudan sanat eserlerine yoğunlaşarak hat tarihinin geçirdiği evrelerin, bu evrelerin özelliklerinin somutlanmasının zamanı gelmiştir. Makalede hattat monografileri, belirli hat türlerinine yahut ibarelere yoğunlaşan kitaplar, mimari eserlerinde hat konusunu irdeleyen çalışmalar, sergi ve müzayede katalogları, bibliografyalar, paleografya, restorasyon, hat sanatının âlet ve gereçleri gibi konularıa adanmış kitaplar da bahis konusu edilmektedir. Bu eserlere hakim olan “connaisseur” tavrının sanat tarihçiliği ve sanat eleştirmenliğiyle tamamlanması gerekmektedir.
İrvin Cemil Schick