II. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Türk Romanında Yeni Açılımlar

Roman, özellikle toplumsal ve siyasal kargaşanın arttığı, değerlerin alt-üst edildiği çöküş dönemlerinde, sosyal işlevi bakımından aslî fonksiyonunun önüne geçer ve daha aktif bir rol üstlenir. Bu özellikleri gösteren II. Meşrutiyet Dönemi Romanı, eser-okur ilişkisi, konu, olay örgüsü ve daha çok yapı bakımından kendinden önceki ve sonrakilerden ayrılır. Ana hatlarıyla II. Meşrutiyet Dönemi Romanı, açık mesajlı, sosyal ve siyasal olaylara angaje; toplum değerlerinden yönetime, eski-yeni boyutundan Batılılaşma izleğiyle desteklenen Doğu-Batı çatışmasına; değişen değerlere, zihniyet çatışmasına ve nihayet siyasal ve sosyal yapının geleceğe dönük ütopik fantezilerine kadar pek çok çatışmayı bünyesinde taşır. 1908 öncesi dönemin yönetimi aleyhinde gelişmekte olan siyasal çalışmalar, eserlerin çatışmalarını yönlendirir. Buna göre romanlardaki çatışmaların arkasında, belli bir kuşağın bunalımı olduğu kadar, çöküş dönemi yaşayan bir toplumun siyasal, ekonomik ve bilhassa ahlâkî bakımdan çözülüşü vardır. Buna göre yönetimi ve toplumu sorgulamayı hedef alan romanlar, bir yandan Batılılaşma yolundaki Türk toplumunun altı asırdır yaşayageldiği kıymet hükümlerinde görülen bozulma, çözülme ve yozlaşmanın bireysel ve toplumsal planda nerelere gelebildiğini gözler önüne sererken, bir yandan da ülkücü kişileri aracılığıyla, bu çöküş yılları psikolojisi içinde, bir çıkış yolu göstermeyi hedefler. Bütünleyecek olursak, II. Meşrutiyet Dönemi Romanı, bütün acemiliklerine rağmen bir arayışın romanıdır. Bu dönemde yazılan roman/kısa roman/uzun öykülerde gündeme getirilen/çözümlenmeye çalışılan sorunlar ve işlenen izlekler Cumhuriyet kuşağı romancıları tarafından zenginleştirilerek ve derinleştirilerek devam edecektir.

OSMAN GÜNDÜZ

Bu alana yorumlarınızı ve katkılarınızı yazınız

Yorum yapmak için giriş yapınız