Çağatay Edebiyatını oluşturan yazarların ve eserlerinin tanıtıldığı bu yazıda Çağatay Edebiyatı üç dönem altında incelenmiştir. Çağatay Türkçesiyle yazılmış eserlerden oluşan bu edebiyatla ilgili dönemin sınırlarını çizme konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu görüşler iki noktada odaklanmıştır. Birincisi Çağatayca ile Uygurcadan sonraki Orta Asya Türkçesi dil malzemelerini kabul eden görüş; ikincisi ise, Çağatayca'nın Eski Uygur dilinin devamı olamayacağını belirten görüştür. Bu nedenle Çağatay Türkçesi'nin başlangıcı ve dönemleri konusunda da görüş ayrılıkları vardır. Bu edebiyatın XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gerektiğini düşünen bilim adamlarının yanı sıra; XV. yüzyılın baţından XIX. yüzyılın sonuna kadarki dönem içerisinde inceleyenler de vardır. Bu görüşe göre bu edebiyat, 1. Klasik Öncesi Dönem, 2. Klâsik Çağatayca Dönemi, 3. Klâsik Sonrası Dönem baţlıkları altında ele alınmaktadır. Klâsik öncesi dönemde yazılan divanlar, düzen bakımından klâsik devirdeki kadar gelişmiş değildirler. Bu dönemin belli başlı temsilcileri Sekkâki, Lutfî, Atâyî, Yusuf Emîrî ve Gedâyîdir. Çağatay Edebiyatının klâsik edebiyat özelliği kazandığı bu dönemde başta Nevâyî olmak üzere Hüseyin Baykara, Ubeydullah Han ve Babür tarafından oldukça çok sayıda eser meydana getirilmiştir. Klâsik sonrası dönem, Özbek edebiyatının temellerinin atıldığı dönemdir. Bu dönemde klâsik divan tarzında eserler meydana getirilmemiştir. Bu dönemin Çağatay Türkçesiyle yazmıţ olan başlıca temsilcisi, Ebu'l-gazi Bahadır Han'dır. Çağatayca eserler üzerine yapılan çalışmalar, daha çok dil incelemesi boyutundadır; ancak bu dil incelemeleri yapılırken metinlerin yazıçevrimleri de ortaya konmuştur. Bu nedenle kaynakçada metin yayımlarına yer verilmiş; sadece dođrudan doğruya dil çalışması olan makalelere yer verilmemiştir.
ZUHAL ÖLMEZ