XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar devam ettiği kabul edilen Klâsik Türk Edebiyatı orijinal bir edebiyat geleneğidir. XIX. yüzyıldan itibaren Türk Edebiyatı köklü biçimde değişmiş ve edebiyatçılar eski türleri terk etmeye başlamışlardır. Bu tarihten itibaren Batı'dan örnekler alınmıştır. 1923 yılında cumhuriyetin kurulması, aynı zamanda Türk entelektüelleri için yeni bir yaşam biçiminin de başlangıcı olmuştur. 1928 yılında alfabe değiştirildi. Daha sonra dilde sadeleşme, öz Türkçe olmayan kelimelerin kullanılmaması şeklinde ortaya çıktı. O günlerde, eski edebiyatımız da orijinal olmadığı ve sıradan insanın hayatı ile ilgisi bulunmadığı eleştirileriyle karşılaştı. Fakat zamanla, söz konusu ön yargılar bazı araştırmacıların çalışmaları sonucunda değişti. Çalışmamızda, bu alanda yapılan araştırmaları; tezler, kitaplar ve makalelerbildiriler olarak üç ana grupta tasnif ederek bir araya getirmeye çalıştık. Özellikle son on yılda sosyal hayat ile edebiyat ilişkisini gözler önüne seren araştırmalar artmıştır. Bazı önemli tezler de yazılmıştır. Bütün bu çalışmalar aslında, bir başlangıç sayılmalıdır. Sahanın, daha pek çok sayıda ciddi araştırmanın yapılmasına ihtiyaç duyduğu açıktır.
F. MELİHA ŞEN