Türklerin sosyolojisi ile tanışması 19. yüzyılda gerçekleşti. Türkleri Asya ve Avrupa arasında bir köprü olarak gören Auguste Comte'un Türklere biçtiği değer büyüktü. O zamandan bu yana sosyolojinin varlığı kimi zaman fikir odaklı, kimi zaman ise veri veya politika odaklı olmuştur. Bu gelişimde hem Le Play, hem de Durkheim etkin rol oynadı. 1930'larda Nazi dönemi baskılarından kaçarak ülkemize sığınan Alman akademisyenler önem kazanırken, 1950'den itibaren Amerikan sosyolojisiyle dirsek teması artmıştır. Türkiye'de sosyolojinin kat ettiği yol kesintili olmuştur. Ardı ardına kurulan altı dernekle beraber sosyolojinin gelişimi sadece sosyologları değil, daha geniş toplumu ilgilendiren politik süreçle yakından ilintilidir. 1990'da kurulan son dernek bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
NİLGÜN ÇELEBİ