Günümüzde anladığımız anlamda hamam yapıları mekânsal bölümlenmesi ve ısıtma sisteminin Roma devrinde geliştirildiği bilinmektedir. Onu takip eden erken İslam devrinde Roma hamam düzeni devam ettirilmiştir. Bütün bu geleneğin devamı olarak ortaya çıkan Türk hamamı yapılanmasında ise mekânsal kurgu devam ettirilmekle birlikte Anadolu'da yapılan yeni hamamlarda Türk ve İslam kültüründen gelen bazı gelenekler adapte edilerek kendine özgü bir yapılanma gerçekleştirilmiştir. Selçuklular devrinde, ardından Beylikler devrinde her kentte hamam yapıları yapılmış Osmanlı devrinde ise hamam yapıları hem mimari olarak hem de teknik olarak zirvesine ulaşmıştır. Başta Bursa, Edirne, İstanbul olmak üzere imparatorluğun çeşitli bölgelerinde çok sayıda hamam yapısı inşa edilmiştir. Türk kentlerinin gelişmesinde önemli fonksiyonları olan vakıflar kanalıyla gelir getirilmesi amacıyla yapılan hamam yapıları, evlerde yapılan banyo mekânlarının artmasına bağlı olarak XIX. yüzyıla değin varlığını sürdürmüştür. Günümüzde daha çok turistik nitelikte varlıklarını devam ettiren yapıların bir kısmı özgün fonksiyonlarını yitirmiş, bir kısmı da çeşitli sebeplerle yıkılarak ortadan kaldırılmıştır.
ALİDOST ERTUĞRUL