Türkiye’de felsefi antropoloji çalışmalarının temelini atan Takiyettin Mengüşoğlu, bağlı olduğu Batı felsefe geleneğini bir boyutuyla aşar ve insanı bizatihi kendi yapıp-etmelerinde ve imkanlarında var kılan bir felsefi antropolojinin temellerini atmış olur. Böylece bu soruları-disiplini ilk olarak Türkiye’de Türkçede felsefenin gündemine yerleştirir; fakat kendisinden sonra felsefi antropoloji alanında kaynakları ve temelleri açısından bir gelenek oluşturulamamış ve Türkiye’de felsefenin gündemi felsefi antropoloji açısından dönüştürülememiştir. Bu çalışmamızda, Mengüşoğlu’nun hayatı, temellendirmeye çalıştığı ‘felsefi antropoloji’nin sınırları ve felsefi tecrübelerini-sorularını inceleyeceğiz ve ardından bu bağlamda Türkiye’de Türkçede felsefenin gündeminde yerini bulamayan felsefi antropoloji alanında yaşanan kırılmaları ve dönüşümleri konu edineceğiz.
YAYLAGÜL CERAN