II. Meşrutiyet'ten Günümüze Kur'an Mealleri

Osmanlı'nın son döneminde anayasal saltanat rejimi olarak tarihe geçen II. Meşrutiyet tecrübesinden günümüze iki yüz kadar meal hazırlanmıştır. Bir asırlık zaman aralığında bu kadar fazla sayıda mealin okuyucuyla buluşmasının çok boyutlu ve dramatik bir hikâyesi vardır. Dahası, meal Kur'an'ın Türkçe çevirilerini ifade eden teknik bir terim olmanın ötesinde dinî, fikrî, siyasî anlamlar ve imalar içeren bir kavramdır. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu kavram Türkiye Cumhuriyeti'nin erken dönemlerine damgasını vuran Garpçı, seküler modernleşme projesinin dinî boyutuyla ilgili kısmında olup bitenlerin garip hikâyesini bünyesinde barındırır. Bilhassa II. Meşrutiyet döneminde fikrî zemini oluşan ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında Hıristiyan Batı dünyasındaki Protestanlık tecrübesine benzer şekilde uygulamaya konulan Türkçe Kur'an ve ana dilde ibadet projesine muhafazakâr ulemanın karşı çıkışıyla kavramlaşan meal kelimesi ne gariptir ki yakın geçmişte ve günümüzde Protestanlığın -Sola Scriptura- (Sadece kutsal kitap) prensibini hatırlatan -Kur'an İslam'ı- söylemini tanımlamak üzere Mealcilik şeklinde bir kullanıma medar olmuştur. Böylece kelimenin ıstılâhî manadaki ilk kullanımında (mevrid) gözetilen maksat ile Mealcilik şeklindeki kullanımında (madrib) kastedilen mana arasında çok garip bir mübayenet oluşmuştur.

MUSTAFA ÖZTÜRK

Bu alana yorumlarınızı ve katkılarınızı yazınız

Yorum yapmak için giriş yapınız