Sunuş
Türkiye’de İslami İlimler üst başlığıyla bu alanda yapılan çalışmaların hâsılasını
ortaya koymayı hedefleyen serimize Tasavvuf sayıları ile devam ediyoruz. Daha önce Tefsir ve Kur’an İlimleri’ni iki cilt, Hadis konulu sayıyı tek cilt, Fıkıh sayılarını
Osmanlı Dönemi I-II, Cumhuriyet Dönemi I-II olmak üzere dört cilt, Kelâm
ve Mezhepler Tarihi’ni I-II-III olarak üç cilt halinde yayınlamıştık. Şimdi İslami
İlimler sahasının diğer önemli bir ayağı olan ve serinin son halkası olacak iki
cilt halinde hazırladığımız Tasavvuf sayılarıyla karşınızdayız. Bu seride Osmanlı
ve Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde yapılan İslami İlimler çalışmalarının bir
envanterinin çıkarılması, bu alanı genel olarak tanımlayabilmek için mevcut
çalışmaların değerlendirilmesi, henüz araştırmacıların yeteri kadar ilgisini çekmemiş
kaynak ve temaların gündeme getirilmesi ve bu alana katkıda bulunmuş
belli başlı kurumsal ve kişisel gayretlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.
Tasavvuf sayılarının elinizdeki bu ilk cildi, Reşat Öngören tarafından kaleme
alınan “Osmanlı Klasik Dönemi Tasavvuf Literatürü” başlıklı yazı ile başlamaktadır.
Reşat Öngören makalesinde Osmanlı Klasik Dönemi’nde üretilen tasavvufi eserlerin
bir envanterini çıkarıp bu eserleri incelemektedir. Necdet Tosun tarafından yazılan
“Yesevîlik Araştırmaları İçin Bazı Mühim Kaynak Eserler” başlıklı makale, Ahmed
Yesevi’nin (ö. 1166) vefatından sonra müridleri vesilesiyle ortaya çıkan Yeseviyye
tarikatına ait birincil kaynakları okuyucuya sunmaktadır. Tosun, makalede hem
Ahmet Yesevi’ye ait olan veya kendisine atfedilen eserleri hem de daha sonraları
yazılan ve tarikatın şeyhleri ve adabı hakkında malumat sağlayan eserlerin bir
hasılasını sunmaktadır. Side Emre, “A Study of the Modern-Day Scholarship
and Primary Sources on Ibrāhīm-i Gulshanī and The Khalwatī-Gulshanī Order
of Dervishes” başlıklı ingilizce kaleme aldığı makalesinde günümüzde Gülşenilik
üzerine yapılan çalışmalara ayna tutmaktadır. Gülşenilik üzerine yazılan ikincil
literatüre yer vermesinin yanı sıra erken modern dönemde Osmanlıca ve Arapça
olarak yazılmış ve çoğunlukla nadir eser kütüphanelerde bulunun birincil kaynakları da değerlendirmektedir. Ayrıca tasavvuf çalışmalarının mevcut tarihsel bağlam ışığında incelenmesinin önemi üzerinde durmaktadır.
Fatih Bayram’ın yazdığı “Şiraz’dan Bursa’ya Uzanan Bir Tarikatın Hikayesi:
Şevkî Çelebi’nin Firdevsü’l-Mürşidiyye Çevirisi” adlı makale Kâzerûnî tarikatının
kurucusu Ebû İshak-ı Kâzerûnî’nin (ö. 1035) hayatını, tarikatın XI. Yy’da Anadolu’ya
gelişini, Kâzerûnî’nin hayatını anlatan Sîret el-Kâzerûnî isimli Arapça eserin
Firdevsü’l-Mürşidiyye adlı farsça tercümesini ve XVI. Yy’da ise bu eserin Türkçe
tercümesini yapan Bursalı Şevkî Çelebi’nin çevirisini ele almaktadır. Fatih Ermiş
ise “Bin Altınlık Hazine: Gülşen-i Raz, Önemi, Hakkındaki Literatür, Ele Aldığı
Belli Başlı Konular” başlıklı makalesinde Mahmûd Şebüsterî’nin (1288-1340)
Gülşen-i Râz adlı eseri ile ilgili detaylı bir çalışma ortaya koymakta ve muhtevası,
üslubu, tercümeleri ve şerhleri ile ilgili bir envanter sunmaktadır. Ercan Alkan,
“Osmanlı Dönemi Fusûsü’l-hikem Şerh Literatürü” adlı makalesinde İbn Arabi’nin
Fusûsü’l-hikem adlı mühim eseri üzerine Osmanlı Döneminde yapılan şerhlere
odaklanmıştır. Dönemin Fusûsü’l-hikem şerhleri üzerinden muhtelif tartışmaların
da izlerinin sürülebileceğini belirten Alkan, söz konusu şerhleri yöntem, içerik,
üslup ve söylem gibi açılardan değerlendirmektedir.
Osman Sacid Arı “Osmanlı’da Hâfız Dîvânı’na Sûfî Bakış: Mehmed Vehbî
Konevî’nin Şerh-i Dîvân-ı Hâfız’ı” başlıklı makalesini “A Sufi View on the Divan
of Hafiz in Ottoman Era: Mehmed Vehbi Konevi’s Commentary on The Divan of
Hafiz” başlığıyla İngilizce olarak da kaleme almıştır. Arı, Mehmed Vehbi Konevi’nin
Hafız Divanı üzerine yazdığı şerhi üslup ve yaklaşım bakımından incelemekte ve
bunun yanı sıra XVI. yüzyılda Sürûrî, Şem’î ve Sûdî tarafından yazılan üç ayrı şerhi
de ele almaktadır. Sayının “Tasavvuf Adab ve Erkan Risaleleri” başlıklı yazısını
kaleme alan Safi Arpaguş, tasavvuf literatürü içinde müstakil bir yer edinen adab
literatürünü tarihsel bağlamı üzerinden değerlendirmektedir. Semih Ceyhan ve
İslim Gümüştekin tarafından kaleme alınan “İşari İhlas Tefsiri Risaleleri” başlıklı
yazı, İhlas suresini tefsir eden yirmi dört farklı Sufi figürün tefsir risalelerine yoğunlaşmaktadır. “Tekyeler Tarih Oldu: Tasavvuf Tarihi Literatüründe Öncü Bir
Eser Olarak Tekkeler ve Zaviyeler” başlıklı yazıda Abdullah Taha Orhan, uzunca
bir durgunluk döneminden sonra tasavvuf literatürüne yapılan ilk katkılardan
biri olan Mustafa Kara’nın eserlerinin değerlendirmesini yapmıştır. Ahmet Murat
Özel, “Tasavvuf Alanında Yapılan Tezler: Tadat, Tasnif, Tahlil” başlıklı yazısında
İlahiyat Fakültelerinde yer alan tasavvuf derslerine ve yine bu fakültelerde hem
tasavvuf üzerine hem diğer ana bilim dallarında yapılan tezlerle ilgili bir değerlendirme ve tasnif sunmuştur.
Türkiye’deki Tasavvuf çalışmalarını konu edinen bu sayıların söyleşileri Prof.
Dr. Mustafa Kara ve Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak gibi alanın öncü isimleri ile
gerçekleştirilmiştir. Söyleşilerde değerli hocalarımızın akademik çalışmalarının
seyrini, Türkiye’deki ve dünyadaki tasavvuf çalışmaları ile ilgili düşüncelerini;kazanımlar, sorunlar ve öneriler çerçevesinde bugünkü ve gelecekteki tasavvuf çalışmalarının gidişatı üzerine görüşlerini bulacaksınız. Elinizdeki Türkiye’de İslami İlimler: Tasavvuf I sayısında Prof. Dr. Mustafa Kara ile yapılan söyleşiyi okuyabilirsiniz.
Derginin son kısmında ise Türkiye araştırmaları üzerine Temmuz 2017 – Aralık
2017 tarihleri arasında yayınlanan dergi ve makalelerin içeriklerini toplu halde
görebileceğiniz bir ek bulacaksınız.
Tasavvuf sayılarımızda çeşitli nedenlerden ötürü yer verilemeyen, bununla
beraber tasavvuf literatürü çerçevesinde zikredilmesi gereken bazı alanlar ve türler
de bulunmaktadır. Sayının planlama aşamasında gündeme alınmış olmakla birlikte
yazıları muhtelif sebeplerle temin edilemeyen çalışmalar da bulunmaktadır.
Örneğin; Selçuklular ve Beylikler Dönemi’ndeki Tasavvufi Hayat, tasavvufun hadis
fıkıh ve kelam gibi diğer İslami İlimler alanları ile ilişkisi, tasavvuf çalışmalarına
kaynak oluşturan tabakat kitapları ve mektubat geleneği ve Meclis-i Meşayih’in
kurulması bu konulardan bazılardır. Mesnevi ve şerhleri üzerine bir çalışmaya yer
verilmemesinin sebebi dergimizin Eski Türk Edebiyatı II adlı onuncu sayısında
bu konuda muhtelif çalışmalara yer verilmiş olmasıdır. Dolayısıyla tasavvuf sayılarının Osmanlı dönemiyle ilgili olan ciltlerinin, Türk akademyasında şimdiye
değin yapılanlar kadar yapılamayanlar yahut yapılmamış olanlar hakkında da fikir
vermesi ve bundan sonraki araştırmaların, alanı kapsamak üzere daha yoğun ve
planlı olarak gerçekleştirilmesine katkıda bulunması umulmaktadır. Bu sayının çıkmasını sağlayan yazarlara, hakemlere, ajans görevlilerine, yayın ve danışma kuruluna teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Türkiye’de İslami İlimler serisinin Tasavvuf II sayısında görüşmek üzere…