Fusûsü’l-hikem şerhçiliği tasavvuf tarihi literatürünün dikkatle incelenmeyi
bekleyen bir alanını oluşturmaktadır. Eser üzerine yazılan şerhleri, İbnü’l-
Arabî’nin ana önermelerini ortaya koyduğu şekliyle vahdet-i vücûd öğretisi ve bu
öğretinin yol açtığı teorik sorunlar üzerinden okumak gerekmektedir. Bu şerhlerde,
ortaya çıkan sorular ve beklentiler bağlamında Fusûsü’l-hikem’in otoritesini
güçlendirme ve yeniden üretme kaygısı ön plandadır. Bununla birlikte şerhlerin
tümünü yöntem ve içerik bakımından kurucu metin düzeyinde algılamak yerinde
bir tutum olmayacaktır. Tasavvuf tarihi literatürünün Osmanlı evresi, teorik ve
pratik açıdan Fusûsü’l-hikem ile bağı kurulabilecek çok yönlü tartışmalara tanıklık
etmiştir. Fusûsü’l-hikem şerhleri, ilgili tartışmaların doğrudan izlenebileceği ve
bağlamlarının değerlendirilebileceği ayrıcalıklı metinlerdir. Bu makalede Fusûsü’lhikem
şerhlerine ait literatür söylem, yöntem, kaynak, sorun ve içerik bakımından
ana hatlarıyla değerlendirilmeye çalışılacaktır.