Hâfız’ın Dîvân’ı erken dönemlerden itibaren Osmanlı sûfîleri ve şairleri tarafından
okunan ve yorumlanan bir ideal örnek olarak kabul edilmiştir. Şairlerin kendi şiir
kabiliyetlerini Hâfız’la karşılaştırmaları ve Hâfız’ı örnek almalarının yanı sıra, XVI.
yüzyıldan itibaren Hâfız Dîvânı, Osmanlı müellifleri tarafından şerh edilmeye
başlanmıştır. XVI. yüzyıldaki Sürûrî, Şem’î ve Sûdî’ye ait üç tam şerh, Dîvân’ın
Osmanlı tasavvuf-edebiyat çevrelerindeki etkisini açık bir şekilde gösterir. Bu üç
şerhten sonra XIX. yüzyılda Konevî’nin tamamen tasavvufî bir perspektifle yaptığı
şerh, bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışmada önce, din ve
tasavvufla irtibatı açısından Hâfız’la ilgili farklı görüşleri değerlendireceğiz.
Ardından XVI. yüzyılda kaleme alınan üç şerhe kısaca değinip, Hâfız’ı tasavvufî bir
şahsiyet olarak kabul ederek, Dîvân’ı manevi bir perspektifle şerh eden Konevî’nin
eserindeki şerh üslubunu ve temel yaklaşımlarını tespit etmeye çalışacağız.