İslam dünyasında tasavvuf düşüncesinin yaygınlaşmaya başladığı 9. yüzyıldan itibaren sufilerin örnek teşkil edebilecek davranışlarını övmek ve yaygınlaştırmak amacıyla yazılmaya başlanan menkıbe türü eserler zaman içerisinde tasavvufi merkezli bir edebiyatın oluşmasını sağlamış, menâkıbnâme adıyla yüzyıllar boyunca yazılagelmiş; sufilerin ve muhtelif tarikatların tarihlerinin anlaşılmasına ve incelenmesine başlıca kaynak teşkil etmişlerdir. Söz konusu menâkıbnâmelerin Alevi-Bektâşî tarihi ile ilgili olanlarına velâyetnâme adı verilmiştir. Bilhassa Bektaşîliğin Kalenderîlik’ten ayrılarak müstakil bir tarikat hâlini almasıyla birlikte Hacı Bektâş-ı Velî veya Bektaşîliği merkeze alan bu türün en bilinen örneği Uzun Firdevsî tarafından yazıldığı kuvvetle tahmin edilen ve Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatını, devrin ünlü devlet adamları ve âlimleri ile ilişkilerini, Sulucakarahöyük’e yerleşmesini ve ölümünü anlatan Velâyetnâme-i Hacı Bektaş Velî’dir. Yine, Bektaşîlik ve Kalenderîlik ile ilişkilendirilen kişilerin hayatlarının konu edinildiği Vilâyetnâme-i Hacım Sultan, Vilâyetnâme-i Abdal Musa, Vilâyetnâme-i Seyyid Ali Sultan, Vilâyetnâme-i Sultan Şücâeddin, Vilâyetnâme-i Otman Baba, Vilâyetnâme-i Koyun Baba ve Vilâyetnâme-i Demir Baba bu türün diğer örnekleridir. Bu çalışmada söz konusu bu eserlerin Alevi-Bektaşi tarihi araştırmalarındaki kaynak değeri üzerinde durulacaktır.
Haşim Şahin