Bu çalışma, giriş kısmında Osmanlı ve Erken Cumhuriyet tarihine eğilen
araştırmacılar için bir durum tespiti yaparak başlamakta, araştırma nesnesinin
çeşitliliğini ve kapsamını betimlemekte, alanın sorun ve kısıtlılıklarına
değinmektedir. Ardından araştırma dönemine ilişkin kısa bir tartışma ile bir
çerçeve çizmeye çalışmaktadır. Daha sonra, söz konusu döneme yönelik
araştırmaların oluşturduğu literatür için bir zaman aralığı belirlemektedir (1946 –
2020). Çalışma, yapılan yayınlar arasından temsil kabiliyeti olanları seçerek,
tarihyazımında ortaya çıkmış temel eğilimler üzerinde yoğunlaşmaktadır. 1960’lı
yıllardan başlayarak, sinema tarihyazımının ilk evrelerinde ideolojik yapıyı ele
veren yerleşik önkabuller, önceki kaynakları sorgulamaksızın yineleme alışkanlığı,
“ilk”ler ve kökenlere yönelik ısrarlı vurgular tarihyazımının başlıca özellikleriydi.
2000’li yıllarla birlikte bir dönüşüm gözlenmeye başlamıştır. Belgeye verilen önem
artmış, dijitalleşme yoluyla yeni kaynak üretme çalışmaları hız kazanmıştır.
Önceki etnik ve milliyetçi çarpıtmalarını gözden geçiren tarihyazımı, Osmanlı’ya
daha kucaklayıcı bir yaklaşım benimsemiştir. Yalnızca filmlerin tarihine
odaklanmak yerine sinemaya gitmek, yapım-dağıtım-gösterim zinciri, sinema
kültürünün ortaya çıkışı, izleyici alımlaması gibi sinemanın çok farklı veçheleri de
mercek altına alınmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, tarihyazımını Arap
harflerinden Latin harflerine belge transkripsiyonundan ibaret görme eğilimi
zayıflayarak da olsa sürmektedir. Buna ek olarak, zaman zaman yeni bulguların
belli bir bağlam içinde ilgili unsurlarla ilişkilendirerek bilgiye katkıda bulunmak
yerine bir keşif sansasyonu yaratmakta (“eureka! sendromu) kullanıldığı da
gözlenmektedir. Son yıllarda, Osmanlı geç dönemi ve Erken Cumhuriyet
Dönemi’nde sinema üzerine araştırma yapan beceri ve donanım sahibi genç
kuşak tarihçilerin sayısı giderek artmaktadır. Dijital Beşerî Çalışmalar’da meydana
gelen gelişmelerin de alana yansımaları olacağını kestirmek güç değildir. Yeni
bağlantıların, yeni buluşmaların, yeni olanaklarla birlikte sinema tarihine ve
tarihyazımına yeni ufuklar çizeceğini öngörebiliriz.