Bu makalede 1930-1939 arasında Türkiye’de basılmış olan Adab-ı Muaşeret kitapları değerlendirilmiştir. Öncelikle adab-ı muaşeret kitapları etrafında gündeme getirilebilecek belli başlı sorunsal alanları sıralanmış ve bu çerçevede sorulabilecek sorular örneklenmiştir. Bu bölümde yer yer bu literatürü değerlendirirken kullanılabilecek olası teorik çerçevelere de değinilmiştir. Bu bölüm vasıtasıyla adab-ı muaşeret literatürünün ne kadar geniş bir araştırma olanağı açtığı gösterilmeye çalışılmıştır. Ardından adab-ı muaşeret kitapları genel özellikleri açısından tanıtılmış ve gruplanmıştır. Bu gruplama çerçevesinde kamusal yaşamda disiplini vurgulayan, kurallarda belirsiz noktalara değinmeyen, hayatın getirdiği gerçek olasılıklara yer bırakmayan ve öğretici ya da emredici bir üslûp kullanan, tartışmaya kapalı “ideal” kitapları ile yine orta sınıf bir okuru hedefleyen ve yine günlük yaşamın olağan etkinliklerine ağırlık veren, ancak kurallardaki tartışmalı noktalara ve günlük hayatta karşılaşılabilecek hakiki aksaklık ve pürüzlere değinen ve okurla dostane bir üslûpta konuşan “tecrübe” peşindeki kitaplar ayrıştırılmıştır. Sonuçta da erken cumhuriyet döneminde adab-ı muaşeret anlayışını ayıran temel çizginin resmîyet, eksiksiz bir denetim ve mükemmel bir özdenetim olduğu vurgulanmıştır. Bunun nüfusun geniş kesimlerini değilse de belli bir uyarlamadan geçerek, kentli orta sınıfları etkileyebileceği tespit edilmiştir. Böylece kitaplar aristokratik ayrıcalıklara dayalı veya züppelikle birleştirilen ‘aşırı’ ince bir adaptan çok, orta sınıfa özgü sade bir yaşam biçimini öne çıkarmaktadır. Makale sonundaki ekte adab-ı muaşeret kitaplarının ‘içindekiler’ bölümleri de yer almaktadır.
Tülin Ural