Bu yazıda Lütfi Akad’ın sinema düşüncesini roman türüyle olan ilişkisi üzerinden değerlendirmeye, onun düşüncesinin ve filmlerinin oluştuğu Yeşilçam sineması içerisindeki konumunu ortaya koymaya ve Akad sineması ile Yeşilçam arasındaki ilişkileri göstermeye çalıştım. Bunun için de Walter Benjamin’in Hikaye Anlatıcısı metninde hikaye anlatıcılığı ile romancılık arasında kurduğu karşıtlığı Yeşilçam sinemasının ana akımını üretenler ile Akad arasındaki ayrımı çözümlemek için kullandım. Yeşilçam sinemasında ana akım melodramatik bir tasavvur ekseninde gelişirken Akad’ın sinema anlayışında roman düşüncesi her zaman önemli yer tutar. Sinemanın romanın bir türü olması gerektiğini düşünen bir “romancı” yönetmen olarak Akad, sinema alanında Yeşilçam’ın hikaye anlatıcılarından farklı bir konum elde eder. Bu konum ona entelektüel saygınlık sağlasa da aynı zamanda onun Yeşilçam kolektifini içerisinde yalnız bir figüre dönüşmesine de sebep olur. Yeşilçam sinemasının oluşum, gelişim ve olgunluk dönemlerinde Yeşilçam’ın şartlarına göre Akad’ın konumu da farklılaşmıştır. Akad da bu farklılaşmalara kendi tekamülü içerisinde farklı karşılıklar üreterek sinema kariyerini oluşturmuştur. Bu da önceleri oluşum aşamasındaki Yeşilçam dahilinde bir sinema dili kurmak, politik atmosferin yoğunlaştığı süreçte romansal gerçekçilik üzerinden eleştirel bir söylem geliştirmek ve nihayetinde sinemanın olgunluk döneminde bu dil ve söylem yoluyla Türk insanının dramını anlatmak yolunu tutmuştur.
Mesut Bostan