Parlamentoların ortaya çıkışından önce, devlet başkanının şahsında temsil edilen siyasal iktidara katılım, şartların da zorlamasıyla, merkezî meclislerin karar alma mekanizmasına dahil edilmeleriyle gerçekleşmiştir. Karar oluşum sürecine katılma, belli ölçüde, iktidarın denetimi ve sınırlandırılmasını da beraberinde getirmiştir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulamaya yansımadığı dönemde, bu meclisler; danışma, yasama, bazı örneklerinde yargı, hatta idârî ve mâlî yetkilere sahiptirler. Bu bakımdan, literatürde yerleşik bir kullanıma sahip olsa da, istişârî olmanın yanında pek çok yetkilere sahip bu meclisleri “danışma kurulu” olarak adlandırmak isabetli gözükmemektedir. Bu çalışma, Türk hukuk tarihinde parlamento öncesi dönem merkezî meclislerle ilgili literatürü ele almayı hedeflediğinden, bu çerçevedeki meclisler, İslam öncesi dönemde, toy ve kurultay, Osmanlı klasik döneminde Divan-ı Hümayun ve Meclis-i Meşveret/Meclis-i Şûrâ ve Tanzimat Dönemi merkez meclisleri olan; Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye, Meclis-i Âlî-i Umûmi, Meclis-i Tanzimat ve Şûrâ-yı Devlet olarak tespit edilmiştir. Parlamento öncesinde görülmelerinin yanında, adı geçen meclisler, farklı yetkilere de sahip olmakla birlikte, “karar organı” olma yönleriyle öne çıkmaktadırlar. Nitekim, merkezî meclisler, Türk kamu hukukunda parlamentoyu ortaya çıkaran yerli dinamiklerin başında gelmektedirler. Son yıllarda, merkezî meclislerle ilgili yayın sayısında artma olmakla birlikte, sayı, normal düzeyin oldukça altındadır. Mevcut çalışmaların tümü de, henüz “hukukî” boyutla değerlendirilmemiştir.
AYHAN CEYLAN