Âdâb literatürü hicri II. asırdan itibaren kulluk âdâbını konu alan metinlerin
yazılmasıyla oluşmaya başlamıştır. Tasavvuf düşüncesinde haller ve makamların
gündeme gelişi ile mürid-mürşid hukukuna, mürşidin ve müridin sorumluluklarına
ilişkin âdâba yer verilmeye başlanmıştır. Daha sonra tarikatların teşekkülüyle
birlikte kurumsal bir yapı olarak tarikat âdâbına yer veren metinlerin üretildiği
görülmektedir. Tüm bunlar müstakil bir telif tarzı olarak tasavvuf tarihi içerisinde
kendilerine yer bulmuştur. Bu makalede ilgili literatür bu tarihsel bağlam
üzerinden değerlendirilmeye çalışılmış ve günümüzde ortaya konulan akademik
çalışmalar yine bu bağlam dikkate alınarak sunulmuştur.